15 Şubat 2011 Salı

EGO 102 - Türk Kızının Gayılardan Hoşlanma Sendromu

hani az buçuk gözlem ve analiz yapabilen her insan evladı gibi, zaman zaman, ancak son zamanlarda sıkça rastladığım bir durumdur kızların geylerden hoşlanması..özellikle feysbuk, tivitır ve bilimum sosyal paylaşım platformunda aşağı yukarı şu ve şuna benzer serzenişleri duymak mümkün: ‘neden mükemmel erkeklerin hepsi gey olmak zorunda kii?’..hemen incelemeye aldım durumu tabi..biraz uzun sürdü analizimi tamamlamam ama başardım..konuyu temelden kavramak için 2 ana başlığa böldüm: geylik ve mükemmellik..ilk etapta geyliği analiz edelim.

ilk etapta ‘bir erkek neden gey olur?’ sorusunu yönelttim kendime..bu konuda zilyon araştırma soruşturma vs. yapılmış, ama benim gözlemlediğim kadarıyle bunun da 2 sebebi var: hormonel bozukluk ve kadın milletinden bıkkınlık..ilk sebep gayet açık ve geyliği bir hastalık olarak tanımlamakta..diğer sebep ise benim ‘sonradan dönüş’ teorime tamamen uymakta..kız milletiyle oldukça haşır neşir ve sevişken birkaç arkadaşımda da gözlemlediğim üzere, belirli bir süre sonra bir bıkkınlık hissiyatı ortaya çıkmakta..bu bıkkınlığın temel sebebi fiziksel doygunluk (yani gereğinden fazla cinsellik) ve kız milletinin genel dırdırından bıkma olarak açıklanabilir..yani adam kız milletiyle takılır, dinliyomuş gibi yapar, güvenini kazanır, sevişir ve bu durumu her tanıştığı kızda kendi taktiğini uzmanlaştırarak devam ettirir..ta ki bir süre sonra kapı çalar, gına gelir, tüm o adımları tek tek atmak, her sözüne verilecek cevabı bilmek, beraberinde kızlara karşı bir üşengeçlik durumu getirir ve insanın kendisine şu soruyu sordurur: ‘ulan bu kadar bunu yaptık da, elimize ne geçti?’ sadece tecrübe, başka hiçbişey değil..sonra bi süre üzerine düşen bu üşengeçlik ve bıkkınlık periyodunu savsaklamak için kendiyle başbaşa kalmaya ya da erkeklerle daha çok zaman geçirmeye başlar..sonra zat’ımız uzun zamandır kızların elbise, makyaj, ayakkabı, dedikodu ve bilimum erkek milletini zerre ırgalamaması gereken muhabbetlere tabi olduğundan dolayı, erkek erkeğe bir ofsayt tartışması, çük boyu kıyaslaması, ya da basit taşak muhabbetinin ne kadar eğlenceli, öz karakter ve mizacına uygun olduğunu; kız milletinin muhabbetinin aslında kıt ve sadece belirli konulara odaklı olduğunu (tüm kızların değil tabiki, nice kızlar gördüm, muhabbeti babamdan kaliteli, ama istisna-kaide durumu) farketmesiyle birlikte, kendi gibi aynı durumla muzdarip biriyle karşılaşırsa ve uygun zaman, ortam, sıcaklık ve güneş ışığı alındığı taktirde gayılık durumu ortaya çıkar..sonra da vaktini kız tavlamak ya da tavlama üzerine stratejiler geliştirmek yerine kendine bakmaya, spora, düzenli olmaya vs. adar, mükemmelliğe eğilim başlar..uzun uzadıya oldu ama durum aşağı yukarı böyle..

gelegelelim asıl konseptimiz olan ‘mükemmellik’ kavramına..burada da "bir erkek nasıl mükemmel olur?" sorusuna uzun uzadıya cevaplar aradım, ve ortak sonuçlar şöyle: kadınlarla ilgili olan kısımları çıkarırsak eğer bir erkeğin adamakıllı bir kariyeri varsa, temiz, dürüst, espritüel, yeterli fiziksel donanıma ve şekle sahip, düzenli, bakımlıysa ve başka birine muhtaç olmadan tüm işlerini(yemek, çamaşır, ütü vs.) halledebiliyosa, o insan mükemmelliğe en yakın adaydır..kadın milletinin ‘mükemmel erkek’ ütopyasındaki yeri sadece sekstir..seks dışında bir kadının mükemmel erkeğe kazandıracağı hiçbir +(artı) yoktur..bunu kadın milletimizin anlaması lazım..burada bir yıldız* koyuyorum, birazdan devam edicem..

peki mükemmel erkek var mıdır? mükemmel erkek tanımı elbette kişiden kişiye göre değişmektedir..karısına onlarca sorun, güçlük çıkarıp, hiçbişey yapmayan, camış, abuk bir mantaliteli bir erkek, durduk yere karısının yanağna ufak bir buse kondurursa mükemmel erkek olabileceğı gibi; karısının her dediğini yapan, çoğu kadına göre 10 numara olan bir koca da karısının gözünde zerre mükemmel olmayabilir..bu göreceliliğin temel sebebi kadın milletinin erkeğini, kafasında oluşturduğu kalıbın içine sokmaya çalışıp, üzerinde değişiklikler yapma özelliğidir..yani her kadının kafasında bir mükemmel erkek profili vardır ve önüne gelen her manitayı o profile sokmak için elinden geleni yapmaktadırlar..bu konuya uzun uzadıya bir sonraki yazımda değinmeyi düşünüyorum, lakin bu konuda uzun lafın kısası şudur: mükemmel erkek YOKTUR, beklentileri düşük kadın vardır..

*dan devam: belki onlarca kız arkadaşıma söyledim, yine söylerim; diyelim ki ben ‘mükemmel erkek’ kategorisinde saydığım tüm genel özelliklere sahibim..kendi kendime her konuda yetebildiğimden dolayı bir kadın bana anca fazlalık olur, başka da bişi olmaz..bi de kendimi şeyedebilsem afedersiniz, demeyin keyfime..yok efendim seksmiş, duygu seliymiş, hikaye gelir..normalde hiçbir kadın bunu bilmez, ama her erkek, ergenlik döneminde, kendi şeyine oral muamele yapmayı, yapabilmeyi ömrü boyunca bi kere bile olsa içinden geçirmiştir, düşünmüştür..tabi benimki resmi yazı ama ‘hay mınıskim, şu çavuşu bi ağzıma alabilsem, karolini eşşekler sksin kimene’ şeklinde düşünceler bunlar..bu düşünce tamamıyla gerçektir, 'ben hayatımda böyle düşünmedim yeaa' diyen adamın da ağzını kıracağımı buradan belirtmek isterim..mastürbasyon yapan bir erkek, elinden gelse kendi şeyini ağzına alır arkadaş..’ıııyyy iğreeenç’ dediğinizi duyar gibiyim, ama iş cinsel ihtiyaçlara gelince iğrençlik bir kenara bırakılıyor maalesef..neyse toparlamak gerekirse, mükemmel erkek de kadını seks objesi olarak görür, eksik ve normal erkek de..aradaki tek fark, bir kadının normal erkeğe katabileceği, eksikliğini giderebileceği birşeyler mutlaka vardır..uzun lafın kısası mükemmelliğe yaklaşabilmiş erkekte de bir geylik eğilimi teorik olarak vardır, ve olacaktır.

şimdi ‘geylik’ ve ‘mükemmellik’ konseptinin ne kadar yakın olduğunu anladığımıza göre sonuç kısmına geçebiliriz..anlamamız gereken şu ki her insanın içinde bir boşluk, bir eksiklik duygusu vardır arkadaş..kimileri bu boşluğu dinle (normal olarak değil, yhobaz -yobaz olduğunu anasınıfındaki yeğenim de biliyor- olarak), kimileri gereğinden fazla severek, kimileri gereğinden fazla sevişerek, kimileri bir düşünceyi ya da ideolojiyi anormal derecede savunarak doldurmaya çalışır..ama o boşluk hiçbir zaman tamamen dolmaz, sadece dolmaya yaklaşır..buradan şunu söylemek gereklidir ki: mükemmel insan yoktur, birbirini tamamlayan insanlar vardır..insan; önce kendini tanımalı, kusurlarını görmeli, sonra çevresine bakmalı..eğer sen kendine karşı dürüst değilsen, diğerlerinin sana karşı dürüst olmasını beklemek aptallıktır, gerizekalılıktır, camışlıktır, iki yüzlülüktür..ben tüm ilişkilerimin başında hep söyledim; ‘bak, ben mükemmel değilim, hatalar yaparım, ama hatam adamakıllı gösterildiğinde de düzelmek için herşeyi yaparım’ diye, ancak ne yazık ki aynı dürüstlüğü karşı taraftan görmedim, göremedim..ben bir erkek olarak eksik bir insan olduğumun farkındayım, ve benim eksikliğimi tamamlayacak ve eksikliğini tamamlayabileceğim bir insanın dışarıda biryerde olduğunu biliyorum..kızdığım nokta şu ki, karşılaştığım onlarca insan bu durumu kendilerine itiraf edemiyorlar..sonra da ‘her kitabın bir sonu vardı, bu manitanın da sonu buymuş’ diyorlar..yazık.

iyiden iyiye uzattım refik, farkındayım, kusura bakmayasın; buradan sana düşen kıssadan hisse şudur: sen sen ol, dürüst ol; ama önce kendine..eğer sen biriyle beraberken hala eski manitanın tişörtüne sarılıp zırıldanıyosan, bi defa daha düşün..bu insanı kendime bağlayarak doğru mu yapıyorum, ben bu insana karşı hazır mıyım diye..yoksa sen de diğerleri gibi günümüz insanlığının en büyük imtihanı olan ikiyüzlülüğe yenilirsin..ve kusurlarını gör refik, içindeki boşluğu da abuk sabuk şeylerle doldurmaya çalışma, adam ol.

bir yazımı daha mevlananın aynı sözüyle bitirmekten onur duyarım: ne demiş zat-ı muhterem: "bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken, sen 'hiç' ol..insanın çömlekten farkı olmamalı..nasıl ki çömleği tutan dışındaki biçim değil, içindeki boşluk ise, insanı ayakta tutan da benlik zannı değil, hiçlik bilincidir"..